Tango ve Yetenek

“Dans edebilir miyim?”, “Tango için yetenekli miyim?”, “Halay bile çekemem, tango nasıl olur acaba?” soruları çok sık karşıma çıkıyor. Cevabı hedefe göre değişse de genel olarak “niye edemeyesin” yanıtı veriliyor. Tango ve yetenek arasında her sanat branşında olduğu kadar ilgi var.
Doğru bir eğitimle her sanat dalının belirli bir seviyeye kadar yapılabileceğine inanıyorum. Özellikle fiziksel etkinliğin epey önemli olduğu sanatlarda başlangıç ve orta seviyenin büyük çoğunluğu motor becerinin geliştirilmesine bağlıdır. Motor becerileri geliştirmek için de doğru ve bol tekrar gerekli.

Tango harici branştan örnekle başlayıp tangoya yatay geçiş yapalım.
Bir gitaristin La diyez minör eseri çalabilmesi için gitar üzerinde La diyez minör dizisinin seslerinin yerlerini biliyor olması gerekir öncelikle. Temel teknik çalışırken saatlerce, günlerce, haftalarca ve hatta aylarca gam etütleri çalışmış bir gitarist eserin nota deşifresini yapıp eseri icra edebilir. Buraya kadar yetenekli olup olmaması sadece süreci biraz daha hızlı ya da yavaş geçmesine sebebiyet verir.

Öncelikle bu müzisyen adayının çok yeteneksiz olduğunu kabul edip olanlara bakalım. Nota okumayı öğrendi ya da ezberledi, gitarı tutmayı öyle ya da böyle kavradı, sağ el güzel bir ton vermese de telleri titreştirmeye başladı, parmaklar klavyede estetik olmasa da gezinmeye başladı, dura kalka gam çıkıp inerken eller istemsizce klavyeye alışmaya başlıyor ama süreç biraz uzun sürüyor, notalar kesik kesik değil de benzer tınılarda ve ahenkli gelmeye başlıyor, eserin deşifresi yapılıp parça parça gitara aktarılıyor, eldeki her şey birleştiriliyor ve eser ortaya çıkıyor. Aynı eser bir kere çalındı diye bitmiyor tabii ki, defalarca tekrar ediliyor. En sonunda dinlenebilir bir hale geliyor. Görüldüğü üzere bu kadarlık kısımda motor beceri haricinde inanılmaz yetenek gerektiren bir durum yok. Sahillere inip akdeniz akşamları çalınabilir, eş dost eğlendirilebilir veya kişisel olarak keyif alınabilir. Bu arkadaş nerede sıkıntı yaşayacak? Birisi kalkıp ben o tondan söyleyemem Fa diyez minörden çalsana dediğinde eğer o tondan çok sefer çalışmamışsa epey zorlanacak ya da düzenlemeyi biraz değiştirip çalalım dediğinde zorlanacak veya eserin orijinal solosunu değil de kendi doğaçlamanı yap dendiğinde zorlanacak. Bu aşamalarda yetenek, icracının kolay adaptasyonunu sağlayan bir şey ama bana göre bu yetenek ayrıcalığının en çok ortaya çıktığı konu anlam ve ton. Benim gitarımda da aynı Fa var Erkan Oğur’un gitarında da ama onun bastığı nota bambaşka anlamlarla çıkıyor. Ton bile bir şekilde yakalanır belki ama yapılan işe anlam yükleyip karşı tarafa bunu aktarabilmek bambaşka bir şey. İşte o seviyede yetenek hemen her şeyi ele alıyor.

Tangoya dönünce tango ve yetenek örneği şöyle oluyor; öğrenci derse başlıyor, kabaca ritim, duruş, tutuş, temel adımlar, temel figürler derken yetenekli ve yeteneksiz arasında pek fark olmuyor. Birisi 5 tekrarda yaparken öbürü 10 tekrarda yapıyor belki, o kadar. Temel figürlerden biraz daha zorlayıcı figürlere geçiliyor ve yine büyük farklar olmuyor. Yetenekli de yeteneksiz de derslerde verilen kombinasyonları uyguluyor. Fark burada ortaya çıkmaya başlıyor. Yeteneksiz olan verilen kombinasyonları ve bunlara benzer kendi ürettiği kombinasyonları uygulayabilirken yetenekli olan kişi derste verilenleri ve derste hiç bahsi geçmemiş bağlantıları kurarak elinde olan her şeyi kullanabiliyor. Üretkenlik sonrası müzikteki tona yakın olarak üslûp devreye giriyor. Birisi daha mekanik ya da tek bir üslûp ile hareket ederken diğeri daha farklı üslûpları kolaylıkla birleştirebiliyor.

Sadece sosyal dansçı olacak birisi için çok yetenekli ya da yeteneksiz olmak büyük bir önem teşkil etmeyecek. İkisi de dans edip keyif alacak. Becerebildiği kadarıyla yetinip mutlu olacak, mutlu edecek. Sanat öğreniminin temel aşamaları atlanmadığı sürece dansı öğrenememek pek mümkün değil bence. Hedefleri doğru koymak yeterli. Dans öğrenmeye başlarken amaç nedir sorusunu sık sık tekrar etmek tango ve yetenek ikileminde kalmaktan daha olumlu sonuçlar verecektir.